-
1 keskin olmayan
1. blunt 2. blunt (adj.) -
2 کند
keskin olmayan, kör (bıçak, makas vs) -
3 αμβλΰς
keskin olmayan, kör -
4 blunt
keskin olmayan, kör; körelmis; kaba; dobra dobra, açik,köreltmek, körlestirmek -
5 كليل
كَلِيل1. zayıf2. kaknemAnlamı: kuru, sıska3. takatsizAnlamı: takati kalmamaış4. mecalsizAnlamı: dermansız, takatsız5. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz6. hâlsizAnlamı: gücü olmayan, takatsız7. bitapAnlamı: bitkin, yorgun8. yalın katAnlamı: zayıf, sağlam olmayan9. dirençsizAnlamı: direnci olmayan10. kudretsizAnlamı: gücü olmayan11. kuvvetsizAnlamı: gücü, kuvveti olmayan12. dermansızAnlamı: gücü kalmamaış, bitkin13. güçsüzAnlamı: gücü olmayan, âciz14. kütAnlamı: keskin olmayan15. pimpirikAnlamı: yaşlı, güçsüz16. sağlıksızAnlamı: sağlık durumu bozuk17. bitik18. sakat19. çelimsizAnlamı: güçsüz, nahif20. argınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkin21. arıkAnlamı: zayıf, cılız, kuru, sıska22. cılızAnlamı: çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif23. bitkinAnlamı: gücü tükenmiş olan -
6 blunt
adj. kör, kör (bıçak), körelmiş, duygusuz, anlayışsız, açık sözlü, patavatsız, lâfını esirgemeyen————————v. köreltmek, kesmek (iştah vb)* * *1. keskin olmayan 2. körleştir (v.) 3. keskin olmayan (adj.)* * *1. adjective1) ((of objects) having no point or sharp edge: a blunt knife.) kör, küt2) ((of people) (sometimes unpleasantly) straightforward or frank in speech: She was very blunt, and said that she did not like him.) açıksözlü, dobra, lâfını esirgemeyen2. verb(to make less sharp: This knife has been blunted by years of use.) körleştirmek- bluntly- bluntness -
7 küt
1. ثخين [ثَخِين]Anlamı: kısa ve kalınca; sivri ve uzun olmayan2. كليل [كَلِيل]Anlamı: keskin olmayan -
8 kör
1. нэшъу
2. (keskin olmayan) цако, пако -
9 blunt
v.körleştir:adj.keskin olmayan
См. также в других словарях:
bıçak sırtı — is. Bıçağın keskin olmayan ters yanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kamkaz — is., hlk. Kesme özelliğini yitirmiş, körleşmiş, keskin olmayan bıçak, orak vb. araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılağısız — sf. Kılağılanmamış, keskin olmayan, zağsız … Çağatay Osmanlı Sözlük
küt — 1. is., sp. Smaç 2. sf. 1) Kısa ve kalınca Küt parmaklar. 2) Keskin olmayan 3. is. Tahta vb. katı şeylere vurulduğunda çıkan ses Küt diye vurdu. Birleşik Sözler küt küt pat küt … Çağatay Osmanlı Sözlük
spatula — is., tek., İt. spatola Cerrahi, ev işleri, duvarcılık vb.nde kullanılan, bir maddeyi kazımaya, yaymaya yarayan küçük bir kürek veya ucu keskin olmayan, bükülen bir bıçak biçiminde metal, ağaç, kemik vb. maddelerden yapılmış araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
MEÇ — Ateşli silahların icadından evvel kullanılan harp âletlerinden biri. Keskin olmayan tâlim kılıcı, uzun ve ince kılıç … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
renksiz — sf. 1) Rengi olmayan Islak topraklardan renksiz dumanlarla beraber keskin bir toprak kokusu yükseliyor. H. E. Adıvar 2) Solgun görünen, soluk Bu sabah Munise biraz hasta ve renksiz uyandı. R. N. Güntekin 3) mec. Davranış ve düşünce yönünden belli … Çağatay Osmanlı Sözlük
acı acı — zf. 1) Üzüntülü bir biçimde, dokunaklı olarak Acı acı gülerek Beyoğlu nun ilk ışıklarına baktı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Sert ve keskin bir biçimde Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor. A.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sert — sf., Far. serd 1) Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı Sert tahta. 2) Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor. T. Buğra 3) Kolay… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yırtık — sf., ğı 1) Yırtılmış olan Kirli, yırtık yenleriyle alnının terlerini sildi. Ö. Seyfettin 2) Eskimiş, parçalanmış 3) Cırlak, tiz, keskin (ses) Yırtık sesiyle çığlık çığlığa bağırıyor. R. N. Güntekin 4) mec. Utanması, çekinmesi olmayan Becerikli,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BEREND — f. Nakışı olmayan ipek kumaş. * Keskin olan hançer, kılıç, pala v.b. âletler. * Kılıcın suyu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük